Genel, Kitap, Kitap Yorumlarım, Kitap yorumu

_Dokuzuncu Hariciye Koğuşu/ Peyami Safa Kitap Yorumu_

_Dokuzuncu Hariciye Koğuşu/ Peyami Safa Kitap Yorumu_

Kitabı okurken yazarın dilinin samimiyeti ve gerçekçiliği kalbimi fetheden bir detaydı. Kitabın dilini ve konuların akış biçimini anlamakta zorlandım fakat yazar yeri ve olayın anlatılış tasvir edişine hayran kaldığımı söylemek isterim.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nu yeni okudum, bu yazarı nasıl geciktirmişim diye kendime sitemlerde bulundum fakat  ‘geç olsun, güç olmasın demişler.’ Diyerek yazarın diğer eserlerini mutlaka okuyacağım.

Peyami Safa’nın bu romanında bacağı son derecede hasta olan bir gencimizin bacağının düzeltilmesi için geçen süreçte başından geçen olayları anlatıyor. Bu olaylar anlatılırken gerçekten de sizde kendi uzvunuz hastalandığında belki başından geçmiş ya da geçebilecek özveriler vardı bu romanda.

Bacağı hastalanan gencimiz artık bacağının gazabına uğramış doktor doktor gezmektedir. Doktorların arasında saygısız ve havadar bir doktor genç ile ilgilenir ve bacağı için ilaç tedavisinin işe yaramayacağı takdirde kesilmesinin sebep olacağını söyler ve genci uzun sessiz ve sakin bir istirahata davet eder. Gencimiz de bu duruma başta karşı çıksa da tanıdıklarının teşvikleri sonucunda kabul eder. Bu istirahat ona hayatında aynı anda hem mutluluğu hem mutsuzluğu ve hem umudu hem de umutsuzluğu yaşatır.

Peyami Safa’nın eşsiz betimlemelerini ve çocukluğundan izler taşıyan bu romanı mutlaka okumalısınız.

Puanım:10/10

Kitaptan Alıntı:

“Düşük başlar hafif kalkar, büyük kapıya doğru hafifçe eğilir ve tekrar eski haline döner; herkes kendi üstünde toplanan dikkatini başkasına pek az ayırır, hem de onlar ilk gördüklerini bile eskiden tanıyorlarmış gibidirler, aralarında kandan fazla akrabalık vardır acının ve korkunun birleştirdiği müşterek bir manevi aileye mensup olduklarını hissederler, emindirler ki insanlar arasında sabretmesini, beklemesini onlar kadar bilen yoktur.”

-Sayfa 8

Yorum bırakın